Thursday, July 24, 2014

Yine kutular, yeni kutular, yine bu başlık..


Fazlasıyla uzun bir aradan sonra yeniden merhaba..

Nerede miydim on aydır? Origami ve quilling de maymun iştahımın kurbanı olmuş, bir yana bırakılmıştı? Ya Etsy dükkanım? Vitrindekileri giderek kalınlaşan bir toz tabakasının altında çürümeye bırakıp kepenk mi indirdim yoksa? Kağıtlık'ın Facebook sayfası ıssız, terk edilmiş... Bu kadarcık mıydı kağıt maceralarım? Nereye gittim ben?

Aslında son on yıldır neredeysem oradaydım bu uzun sessizlikte- yani üniversite koridorlarında. Daha dündü sanki, blog yazılarımdan birinin bir köşesine artık tezimi bitirip de bir yerde asistanlık alma ümidimi karalamıştım; biraz maceralı, bol bol da dramalı bir süreç sonunda geçtiğimiz Ekim ayında -son yazımdan sadece bir-iki hafta sonra- doktoraya başladım. Akademik hayatın detaylarına burada girmeye hacet yok, tek şey söylemek yeter: bütün bir ders yılı tek bir blog yazısı bile yazamadığımdan da eminim belli olduğu üzere, doktora yapmak zormuş.

Peki, akademik camia (daha doğrusu hâlâ öğrenci statüsü olan şanslı kesim) Haziran ortasında kapıları kapatıyor, o zamandan beri nerelerdeyim ben? Ona da var mı verilecek cevabım? Elbette var efendim, olmaz mı?

Kutu yapıyordum. Hem de çok, çok, çok fazla kutu.


Mayıs ayı sonunda şimdiye kadarki en büyük siparişimi aldım: bizdeki "nikah şekeri"ne tekabül eden "wedding favor" kutuları. Tam yüz elli tane, siyahlı yeşilli fiyonklu kutular. Siparişi veren E.'nin ailesinin bir çikolata dükkanı varmış, yani benim kutucuklar törene katılan davetlilere verilmek üzere çikolatayla doldurulacaklar. Ne tatlı!


Ramazan'ın yaza denk geldiği son birkaç senedir origami ve kağıtla uğraşmak, beynin çalışmakta zorlandığı uzun günleri tamamen boş geçirmememi sağlıyor. Yani en azından vicdan azabını biraz hafifletiyor, hele de sipariş üzerinde çalışmak.. Bu kutuları yaparken halalarımın toplaşıp patik örmeleri geldi aklıma, hani o takdire şayan makine hızıyla müthiş danteller, örgüler ortaya çıkarırken dikkatlerini vermeleri bile gerekmiyormuş gibi görünen el işi ustaları.. Bir yerden sonra eller hakikaten otomatik olarak çalışmaya başlıyor. Yine de zihnim boş kalınca eller çalışsa bile zaman öldürüyor gibi hissediyorum, o yüzden geçenlerde "bari beynimi de devreye sokayım" diye düşünüp ne zamandır paslanan Fransızcamı ilerletmek için belgeseller buldum, mp3 dosyasına çevirdim, şimdi kutu yaparken j'écoute les documentaires historiques en français.

Bu kadar kutu baktım evin her yanına dağılıyor, mutfağa doğru ilerlemeye başladılar, biraz organizasyon gerektiği ortaya çıktı. Benim en ele avuca sığmaz malzemem quilling şeritleri. Malum, bunları kutuları yaptığım kartonların artan kısımlarından kesip hazırlıyorum. Ama bu düz durmayan, o kadar rengin birbirine karıştığı uzun uzun şeritler bir ara çileden çıkarıyorlardı beni. Ne yaptım, çözüm buldum elbet: kağıt havlu/tuvalet kağıdı ruloları.


Güzel bir kaplama kağıdının kurtaramayacağı bir şey yok: dokuz adet ruloyu kaplayıp şeritleri renk ve uzunluklarına göre ayırdım, hepsini yine aynı kağıtla kapladığım bir karton kutuya koydum, et voila. Kısa olanlar için de yakında bir çözüm üreteceğim.

Aralarda yeni kutular da yaptım elbet. Aslında dizaynları pek yeni sayılmaz, ama geçtiğimiz Eylül'den beri Etsy'ye koyduğum ilk kutular oldukları için yine de bir şeyler başarmış gibi hissediyorum. :) Bu kutularla bu yazıyı noktalayayım en iyisi. Ama gerisi geliyor - umarım ki yakında bir-iki yeni (gerçekten yeni) kutuyla tekrar karşınızdayım efendim...

Bu kutucuklar Etsy'de!


Bu kutucuk da Etsy'de.